Nikki Reed | NR Fan Turkey |
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Nikki Reed | NR Fan Turkey |

Nikki Reed | NR Fan Turkey |
 
AnasayfaAnasayfa  KapıKapı  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Sindirim Sistemimiz ve Sindirim Sistemi Sağlığımız (Konu Anlatımı)

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Daxiné*
aDmin
♥aDmin
Daxiné*


Mesaj Sayısı : 296
Kayıt tarihi : 29/01/10
Yaş : 28
Nerdensin Nikki*Ji : Adana

Sindirim Sistemimiz ve Sindirim Sistemi Sağlığımız (Konu Anlatımı) Empty
MesajKonu: Sindirim Sistemimiz ve Sindirim Sistemi Sağlığımız (Konu Anlatımı)   Sindirim Sistemimiz ve Sindirim Sistemi Sağlığımız (Konu Anlatımı) EmptyPaz Şub. 21, 2010 6:46 pm

Sindirim Sistemimiz ve Sindirim Sistemi Sağlığımız (Konu Anlatımı) Sindirimsistemitablo1
Besin maddelerinin
içeriklerine göre karbonhidrat, yağ, protein, vitamin, su ve mineraller
olarak gruplandırıldığını biliyoruz. Besin içerikleri büyük
moleküllerdir. Büyük moleküllü besin içeriklerinin hücrelerimizin
kullanabileceği kadar küçük moleküllere parçalanması gerekir. Yediğimiz
besinler hücrelerimize geçebilecek duruma sindirim işlemi sonucunda gelir.


Sindirim
büyük moleküllü besin içeriklerinin hücrelerimizin kullanabileceği
kadar küçük moleküllere dönüştürülmesidir. Öyleyse vücudumuzda sindirim
nasıl Gerçekleşir? Besinlerin hücrelerimiz tarafından kullanılabilecek
kadar küçük parçalar bölerek kana geçişini sağlamak sindirim sisteminin görevidir.
Sindirim çiğnemeyle başlar. Besinlerin çiğneme ve kas hareketleriyle küçük parçalara ayrılması mekanik sindirimdir. Besinlerin enzim adı verilen bazı salgılar yardımıyla parçalanmasına ise kimyasal sindirim denir.

Sindirim: Büyük moleküllü besin maddelerinin, sindirim sistemi organlarında parçalanarak, kana geçebilecek hale gelmesine sindirim denir.
Büyük moleküllü besin maddeleri:

Karbonhidratlar ------------------>Glikoz
Proteinler ------------------>Amino asit
Yağlar ------------------>Yağ asidi+ gliserol (gliserin)
Şeklindeki küçük moleküller haline gelerek kana geçerler.

Sindirim faaliyetleri iki çeşittir: Mekanik sindirim ve Kimyasal sindirim
1) Mekanik Sindirim: Besinlerin
sindirim enzimleri kullanılmadan, yalnızca fiziksel olarak – dil, diş,
mide, bağırsak hareketleri sayesinde- parçalanıp, küçük parçacıklar
haline getirilmesidir. Yani besinlerin kesilmesi, parçalanması, mide ve
bağırsaklarda salgılanan sular sayesinde boza kıvamına getirilmesidir.
2) Kimyasal Sindirim:
Parçalanmış ve sulandırılmış besinlerin enzimler yardımıyla ( tükürük,
mide ve bağırsak öz suları, pankreas ve karaciğer salgılarıyla)
kimyasal değişime uğrayıp, yapı taşlarına parçalanmasına denir.
Kimyasal sindirimde mutlaka enzim ve su kullanılır.

Kimyasal Sindirimin Özeti
Salgılanan Yer Sindirdiği Sindirim Sıvısı Besinler
Tükürük Bezleri Tükürük Karbonhidratlar
Mide Mide öz suyu Proteinler
Karaciğer Öd (safra) Yağlar
Pankreas Pankreas öz suyu Karbonhidratlar ,Yağlar ,Proteinler
İnce bağırsak Bağırsak öz suyu Karbonhidratlar Proteinler
Önemli NOT:
*Kimyasal
sindirimde enzimlerin besin içerikleri küçük moleküllere
parçalanmaktadır. Besin içeriklerinin her biri sindirim sırasında küçük
moleküllere parçalanır.
*Beslenme: Hücrelerin
canlılığını koruması ,yeni bileşikler sentezlemesi enerji kaynağı
olarak kullanması için dışardan karbonhidrat , yağ , vitamin su ve
minerallerin alınması olayıdır.
*Bir hücreliler , süngerler vb basit yapılı hücrelerin içindeki besinler kofullarında sindirilir.
*Yutma:besinlerin
ağızdan mideye ulaşması olayıdır. Yutma sırasında soluk borusuna besin
kaçmasını önlemek için anlık olarak solunum durur.
Sindirim Sistemimiz ve Sindirim Sistemi Sağlığımız (Konu Anlatımı) Sindirimkavram
Sindirim Sistemimizi Oluşturan Yapı ve Organlar
Sindirim Sistemimiz ve Sindirim Sistemi Sağlığımız (Konu Anlatımı) Sindirimsistemi
Ağız: Besinlerin
mekanik sindirimi çiğneme ile gerçekleşir. Karbonhidratların kimyasal
sindirimi ise tükürük içerisinde bulunan enzimler sayesinde başlar.
Yanaklar, dudaklar, küçük dil ve damak tarafından çevrilmiş boşluktur. Ağızda dişler, dil ve tükürük bezleri bulunur.
a)Dişler:
Dişler besinleri parçalayıp öğüterek mekanik sindirimi başlatır.
Yetişkin bir insanda 32 tane diş bulunur. Bir dişe dıştan bakıldığında
taç, boyun, kök olmak üzere üç kısım vardır.
Taç: Dişin dıştan görünen, beyaz kısmıdır. Mine ve dentin tabakaları buradadır.
Boyun: Taç ile kök arasındaki, diş etlerinin sarıldığı kısımdır.
Kök: Dişin çene kemiğine yerleştiği kısımdır.
Not:
Dentin (fildişi ) tabakasının içinde diş özü bulunur ve canlıdır. Mine
tabakası, sıcak, soğuk ve sert şeylerden çatlar. Bu çatlağa yerleşen
mikroplar dişin çürümesine yol açar. Çürük, diş özüne ulaşırsa ağrı
yapar.
b) Dil: Ağızda lokmayı çeviren ve dişlere
sevk eden kısımdır. Çizgili kastan yapılmış olup, üzerinde tad alma
hücreleri vardır. Dil, aynı zamanda konuşma organımızdır.
c) Tükürük Bezleri: Tükürük
bezleri yüz kasları arasına yerleşmiş, üzün salkımı şeklindeki bezeler
olup, tükürük salgılar. Tükürük, çoğu sudan ibaret olan bir sıvıdır.
İçerisinde mukus, amilaz (pityalin) enzimi ve madensel tuzlar bulunur.
Tükürük bezleri üç tanedir: 1- Kulak altı 2- Dil altı 3- Çene altı. Kulak altı bezlerinin iltihaplanması kabakulak hastalığıdır.

Yutak: Besinlerin ağızdan yemek borusuna iletilmesini sağlar.Yutakta sindirim olmaz.

Yemek Borusu: Besinleri yapısında bulunan kaslar yardımıyla mideye iletir.Yemek borusunda sindirim gerçekleşmez.

Mide: Besinlerin
mekanik sindirimi, midenin kasılıp gevşeme hareketi ile devam eder.
Kimyasal sindirim ise mide öz suyu içinde bulunan mide asidi ve
enzimler tarafından gerçekleştirilir. Böylece, besinler parçalanarak
küçük moleküller hâline getirilmiş olur. Proteinlerin sindirimi midede
başlar.


Mide, karın boşluğunun
sol tarafında, diyaframın altında yer alan, çaydanlık biçiminde bir
torbadır. Mide, üst taraftan mide ağzı (kardia kapakçığı ) ve alt
taraftan mide kapısı (pilor kapağı) ile on iki parmak bağırsağına
bağlanır.
Midenin yapısı üç tabakadır: en dışta zar (periton) , ortada kas, en içte ise mukoza tabakaları bulunur.
Midenin
en içindeki mukoza tabakasında bulunan mukoza hücreleri, şekil
değiştirerek mide bezlerini oluşturur. Mide bezleri önemlidir çünkü
mide öz suyu salgılarlar.
Mide öz suyunda; hidroklorik asit (HCl), pepsin enzimi ve lap enzimleri bulunur.
*Hidroklorik asit hem
diğer enzimlerin etkinliğini artırır, hem de besinlerle gelen
mikropları öldürür. Midemiz bu asitten etkilenmez çünkü mukoza
tabakasının ürettiği mukus mide çeperini korur. Aksi halde mide delinir
ve ülser oluşur.
*Ayrıca mukus sayesinde ve mide kaslarının hareketi sayesinde mideye gelen besinler yumuşar. Bu da midede gerçekleşen mekanik sindirimdir.
*Proteinlerin kimyasal sindirimi ilk olarak midede gerçekleşir. Mide öz suyu, pepsin ve lap enzimleri sayesinde proteinler yapı taşlarına ayrılmaya başlar.
Midede
sindirim besinlerin çeşidine göre 1- 4 saat sürer. Bu süre içinde mide
alt kapısı pilor, ara ara açılarak besinlerin, ince bağırsağın on iki
parmak bağırsağı kısmına aktarılması sağlanır.

İnce Bağırsak: Yağların
kimyasal sindirimi burada başlar. İnce bağırsağa gelen pankreas öz suyu
ile yağların, karbonhidratların ve proteinlerin sindirimi tamamlanır. B
esinler ince bağırsakta en küçük moleküllerine kadar parçalanır. Bu
moleküllerin ince bağırsaktan kan damarlarına geçmesi olayına emilim
adı verilir. İnce bağırsak, sindirim sistemimizin en uzun bölümüdür.


İnce Bağırsak7-
8 m. Uzunluğunda, 2–3 cm genişliğinde olup, mide kapısından sonra gelen
kısımdır. Yapısı mide gibi üç katlıdır: En dışta periton ( zar), ortada
kaslar, en içte bağırsak epiteli bulunur.
Onikiparmak bağırsağı: İnce bağırsağın mide ile birleşen ilk kısmına onikiparmak bağırsağı denir. ( ilk 20 -25 cm’lik
kısım)
. Kıvrımlı bir yapıya sahiptir. İnce bağırsağın en önemli kısmıdır.
Buraya karaciğerin safra salgısı (koledok kanalı ile) ve pankreasın
sindirim enzimleri (virsung kanalı ile ) boşaltılır.
*Onikiparmak bağırsağında karbonhidrat, protein ve yağların sindirimi gerçekleşir. Yağların sindirimi, karaciğerden gelen safra salgısının etkisiyle ilk kez burada başlar. ( safra bir enzim değildir. Yağları yapı taşına ayırmaz, yağ damlacıklarına dönüştürür.)
Onikiparmak
bağırsağından sonra gelen ince bağırsağın diğer kısımları kıvrımlar
yaparak uzanır. İnce bağırsağın iç yüzeyinde salgı bezleri ile villus
denilen ve sayıları 5 milyonu bulan tümürler vardır.
Salgı bezleri, karbonhidrat, protein ve yağların sindirimini sona erdirecek enzimler üretir. Kimyasal sindirim ince bağırsakta son bulur. Villuslar sayesinde ise emilim yüzeyi artmış olur ve sindirilmiş besinlerin emilimi kolaylaşır.

İnce Bağırsağının Görevi: Ağızda
kısmen sindirilmiş karbonhidratlar ile midede kısmen sindirilmiş
proteinlerin ve sindirimi henüz başlamamış olan yağların sindirimini
gerçekleştirmek ve tamamlamaktır. Diğer görevi ise, villuslar sayesinde
sindirilen besinlerin emilmesini ve böylece kana karışmasını
sağlamaktır.

Böylece şimdiye kadar anlattığımız süreçte:
Proteinler -------------->amino asitlere
Karbonhidratlar -------------->glikoza
Yağlar -------------->yağ asidi ve gliserin ( gliserol) e dönüştürülmüş olur.
Su, mineraller ve vitaminler sindirime uğramazlar.

Kalın Bağırsak: Besinler
içerisinde kalan su, kalın bağırsak tarafından emilir. Atık maddeler
ise sindirim sisteminin son bölümü olan anüse gönderilir.

Kalın Bağırsak İnce
bağırsaktan anüse kadar yaklaşık 6 cm çapında, 1,5 m uzunluğunda bir
borudur. İnce bağırsakla kalın bağırsağın birleştiği yerde kör bağırsak
bulunur. Kör bağırsaktan çıkan parmak şeklindeki uzantıya apandis
denir. Apandisin iltihaplanmasına ise apandisit denir. Kalın bağırsağın dışa açılan kısmına anüs denir.





Sindirilen Besinlerin Kana Geçmesi
Besin maddelerinin sindirimi tamamlandıktan sonra dolaşım sistemine aktarılmasına emilim denir. İki yolla olur:
1- Kılcal Kan Damarlarıyla:
Glikoz (şeker) , amino asit, mineraller, suda çözünen vitaminler (B ve
C ) ve su, villuslar tarafından emilerek, kılcal kan damarlarına geçer.
Ve kan damarları aracılığıyla önce karaciğere taşınır. Karaciğerde
zehirlerinden arındırılır. Protein – şeker oranı ayarlanır. Kandaki
şeker dengesi sağlanır. Buradan kalbin sağ kulakçığına taşınır.
2- Lenf Yoluyla: Yağ
asidi ve gliserin ve yağda çözünen vitaminler (A,D,E,K ), villuslardaki
lenf damarlarıyla emilir. Lenf sistemine karışır. Bu yolla kalbin sağ
kulakçığına taşınır.
Yağ asidi ve gliserin, lenf damarlarından
geçerken üzerleri ince bir protein kılıfla kaplanarak yağ molekülü
oluşturulur. Çünkü gliserin alkol özelliği taşır. Alkol, hücre zarını
erittiğinden doğrudan kana karışması zararlıdır






!!!! Kalın bağırsakta kimyasal ya da mekanik sindirim yapılmaz !!!!

Yalnızca
ince bağırsakta sindirilemeyen atıklar buraya taşınır. Gelen atıklara
karışan su ve mineraller gibi yararlı maddeler emilerek kana verilir.
Arta kalan maddeler, kalınbağırsağın son kısmı olan rektuma gelir ve
anüsten dışarı atılır.


Sindirim sisteminin her yerinde
bulunan çürükçül bakteriler en çok kalın bağırsakta bulunur. Dışkının
rengi ve kokusu bu bakterilerden kaynaklanır. Ayrıca kalın bağırsakta
yaşayan yararlı bakteriler B ve K vitamini sentezler.




Anüs: Besin maddelerinin vücudumuz tarafından kullanılamayan bölümü anüs yoluyla atık madde olarak vücuttan uzaklaştırılır.



Sindirime Yardımcı Organlar





Karaciğer: Safra
adı verilen bir salgı üretir. Safra salgısı bir kanal yoluyla, yağların
kimyasal sindirimini gerçekleştirmek üzere ince bağırsağa gönderilir.





Karaciğer Vücudun en
büyük organı olup ( yaklaşık 2 kg kadar), karın boşluğunda ve sağ üst
kısmında yer alır. Karaciğer sağ lob ve sol lob olmak üzere iki kısma
ayrılır. Loblarda öd salgısı ( safra ) üretilir. Karaciğerden ayrılan bir kanal, loblarda üretilen safrayı safra kesesine taşır.
Safra
kesesinden çıkan koledok kanalı ise, safra salgısını on iki parmak
bağırsağına taşır. Burada safra salgısı yağları yağ damlaları şeklinde
inceltmek ve böylece yağların sindirim yüzeyini artırmak için
kullanılır.
Safra salgısı yavaş yavaş suyunu kaybederse safra
taşları oluşur. Bu durumda koledok kanalı tıkanabilir. Safra geri
emilerek kana karışır ve kan yoluyla dokulara taşınır. Böylece, sarılık hastalığı oluşur.
Karaciğerin Görevleri:
Karaciğerin 400 ‘e yakın görevi vardır. Bunlardan bazıları şöyledir:
1- Yağların sindirimini hızlandıran ve rektumda zararlı bakterilerin üremesini engelleyen safra sıvısı üretmek.
2- A, D, E, K , B 12 vitaminlerini depolamak, A vitamini üretmek.
3- Enerji kaynağımız olan glikozu, karaciğerde glikojen şeklinde depolayıp, insülin hormonu denetiminde kana vermek.
4- Bazı zararlı maddeleri zararsız hale getirmek.
5- Kanın pıhtılaşmasında görev alan proteinleri üretmek.
6- Protein, yağ ve karbonhidrat metabolizmasını düzenlemek. Proteinlerin karbonhidrat ve yağa dönüşmesini sağlamak.
7- Lenf yapımında görevlidir.
8- Proteinlerin parçalanması sonucu açığa çıkan amonyağı, daha az zehirli olan üre haline dönüştürmek.
9- Yaşlı alyuvarların parçalanması ile açığa çıkan demiri depolamak. Ve alyuvar hücresi üretmek.

Pankreas: Pankreas
öz suyunu salgılar. Pankreas öz suyu proteinlerin, karbonhidratların ve
yağların kimyasal sindirimini gerçekleştiren enzimler içerir.


Midenin sol alt
kısmında yer alır. Uzunca bir yaprağı andırır. Ortasında boydan boya
uzanan bir kanal vardır. Pankreas hem hormon, hem de enzim salgılayan
karma bir bezdir.
* Pankreas, ince bağırsağın uyarması sonucu öz su salgılar. Pankreas öz suyunda lipaz, amilaz ve tripsinojen enzimleri bulunur.
Lipaz,
amilaz ve tirpsinojen enzimleri, protein, yağ ve karbonhidrat
sindiriminde etkilidir. Pankreas, bu enzimleri virsung kanalı ile
onikiparmak bağırsağına aktarır.
* Pankreas aynı zamanda insülin
ve glukagon hormonlarını salgılar ve doğrudan kana verir. İnsülin
kandaki şeker oranını azaltıcı etki yapar. Glukagon ise kandaki şeker
oranını artırıcı etki yapar. İnsülin hormonunun çeşitli sebeplerle
yeterince salgılanamaması şeker hastalığına yol açar. Çünkü böyle bir
durumda kandaki şeker miktarı yükselir.



Önemli NOT:


*Ağızda Mekanik Sindirim: Ağza alınan besinlerin tükürük sıvısıyla ıslatılıp, dişler yardımıyla parçalanması olayıdır.
*Ağızda Kimyasal Sindirim:
Ağza alınan nişastalı besinlere, tükürük sıvısı içindeki pityalin
enzimi etki ederek, nişastayı bir çeşit şekere (glikoza ) çevirir.
Nişastalı besinlerin ağzımızda tatlanmasının sebebi budur. Yani
karbonhidratların sindirimi ağızda başlar.
*Sindirim sistemi yapı ve organlarına sırası ile ağız, yutak, yemek borusu, mide, ince bağırsak, kalın bağırsak ve anüs dür.


*Sindirimin sadece midede gerçekleşmez. Besinlerin ağız ve midede mekanik, ağız, mide ve ince bağırsaklarda ise kimyasal sindiriminin gerçekleşir.


*Enzim:Canlılarda
meydana gelen kimyasal reaksiyonları hızlandıran protein yapısındaki
maddelerdir. Sindirim sırasında kimyasal sindirimde görev alırlar.


*Karaciğer yalnızca sindirimde görev almaz. Karaciğerin vücuttaki diğer görevleri ise; Zehirli
maddelerin zehirsiz hale getirilmesi , A vitamini sentezlenmesi ,
kanın pıhtılaşmasını önleyici madde üretimi , yaşlı alyuvar hücreleri
parçalama ve fazla karbonhidrat ve proteinleri yağa dönüştürmektir.


*Midede karbonhidrat sindirimi görülmez
*Ağızda protein sindirimi yoktur.
*Yağların sindirimi yalnızca ince bağırsakta gerçekleşir. Ağız ve midede yağ sindirimi olmaz..

Sindirim Sistemimiz ve Sindirim Sistemi Sağlığımız (Konu Anlatımı) Besinlerinsindirilmesi
Yukarıdaki şekilde Enzimler,
büyük moleküllü karbonhidrat , protein ve yağları (besin içeriklerini
) küçük moleküllere dönüştürür.Tespihi tanelerine veya tarağı
tırnaklarına ayırmak gibi bir olaydır.
Sindirim Sistemimiz ve Sindirim Sistemi Sağlığımız (Konu Anlatımı) Besinlerinsindirimi2
Üstteki şemada sindirim
sistemimizde besin içeriklerinin kimyasal sindirim sırasında
geçirdikleri değiiim görülmektedir.(örnek olarak tespih gibi giren
karbonhidratın tanelerine parçalanışını sindirim organlarına göre
gözleyebilirsiniz)
Önemli NOT:
*Besin içeriklerinden karbonhidrat, yağ ve proteinlerin sindirime uğrar ve ince bağırsaktan emilerek kana geçer.
*Su, vitamin ve minerallerin sindirime uğramadan kalın bağırsaktan emilir ve kana karışırlar.

Sindirim Sistemimiz ve Sindirim Sistemi Sağlığımız (Konu Anlatımı) Besininkanagecisi
Yukarıdaki şemada sindirime uğrayan besinlerin bağırsaklardan kana, kandan da vücut hücrelerine geçişi görülmektedir.

Önemli NOT:

*Besinlerin Taşınması:İnce bağırsağın yüzeyindeki villüsler içindeki kılcal kan damarları ile protein ve karbonhidratların yapı taşları , lenf kılcalları ile yağların yapı taşları taşınır

Sindirim Sistemimizin Sağlığını Korumak
Doğru Beslenmeyi Öğrenmek:

Dengeli ve yeterli
beslenmemiz gerektiğini uzmanlardan ve büyüklerimizden sıkça duyarız.
Dengeli ve yeterli beslenmek niçin bu kadar önemlidir? Vücudumuzun
günlük enerji gereksinimini karşılamak, büyümemiz ve gelişmemizin
sağlıklı olabilmesi için dengeli ve yeterli beslenmemiz gerekir. Yemek
yemek temel ihtiyaçlarımızdandır. Ancak vücudumuz besinlerin
ihtiyacımızdan fazla olan kısmını harcayamaz ve bunları yağa
dönüştürerek depolar. Depolanan yağlar ise zamanla şişmanlığa sebep
olur.

Dengeli ve yeterli beslenme
besin içerikleri olan protein, karbonhidrat, yağ, vitamin, mineral ve
suyun, ihtiyacımızı karşılayacak oranda ve birlikte alınmasıdır.

Stres ile dengesiz ve
yetersiz beslenme sindirim sistemi sağlığını olumsuz etkileyen
faktörlerdendir. Lifli besinleri tüketmek ve dengeli ve yeterli
beslenmek ise sindirim sisteminin sağlığını olumlu etkiler.

Sindirim sistemimizin sağlığını korumak için:
• Çok sıcak ve çok soğuk şeyler yiyip içmemeliyiz.
• Lokmaları iyice çiğnemeli ve yavaş yemeliyiz.
• Sofradan tam olarak doymadan kalkmalıyız.
• Yemek sırasında ve yemekten sonra fazla su içmemeliyiz.
• Yemekten sonra bir saat kadar istirahat etmeliyiz.
• Yemeğe çiğ salata veya taze meyve ile başlamalıyız.
• Kafeinli ve asitli içeceklerden uzak durmalıyız.

Sindirim Sistemi Hastalıkları:

Ülser: Mide öz suyunun mide ve onikiparmak bağırsağını aşındırmasıdır.
Tifo: Kirli su ve mikroplu yiyeceklerle geçen basillerin oluşturduğu bir hastalıktır.
Dizanteri: Basillerin ya da amiplerin kalın bağırsağa yerleşerek yol açtıkları bir hastalıktır.
Kolera: Yiyecekler veya dışkıyla bulaşan virgül şeklindeki bakterilerin oluşturduğu bir hastalıktır.
İshal: Bütün bulaşıcı hastalıklar, bağırsak parazitleri, beslenme ve emilim bozukluklarında ortaya çıkan bir hastalıktır.
Gıda zehirlenmesi: Bozulmuş, mikroplu veya kirli besinlerin yol açtığı bir hastalıktır.
Apandisit: Kör bağırsaktaki apandisin iltihaplanmasıdır.

Alkolden ve Sigaradan Uzak Durmak:
Alkol,
midenin iç yüzeyini örten tabakayı tahriş ederek gastrite ve kusmaya
yol açabilir. Midenin üst bölümüyle yemek borusunun alt bölümünde küçük
yırtıklara sebep olabilir. Alkolün uzun süre kullanılması özellikle B
vitaminlerinin ve diğer besinlerin emilimini engelleyebilir. Ayrıca
yüksek miktarda tüketilen alkol, karaciğer için önemli bir tehdit
oluşturur. Sigara içme alışkanlığı da benzer sorunlara yol açar.
Sindirim sistemimiz yediğimiz besinlerin sindirilmesini ve bu
besinlerin ince bağırsak tarafından emilerek kanımıza geçmesini sağlar.
Sindirim sonucu oluşan küçük moleküller dolaşım sistemimiz aracılığıyla
hücrelerimize kadar taşınır. Vücudumuz besin içeriklerini enerji
üretmek, yapım ve onarımını gerçekleştirmek ve faaliyetlerini
düzenlemek için kullanır. Vücudumuz bu önemli görevlerini
gerçekleştirmek için ihtiyaç duyduğu besin içeriklerini besin
gruplarından sağlar. Aşağıdaki metni okuyarak besin gruplarının yeterli
ve dengeli bir şekilde tüketilmesinin vücudumuz ve sindirim
sistemimizin sağlığı için önemini kavrayalım.

DENGELİ VE YETERLİ BESLENMENİN ÖNEMİ

Sağlık Bakanlığı ve
Hacettepe Üniversitesi, vatandaşlarımızın beslenme konusunda
bilinçlenmelerine katkıda bulunmak amacıyla “Türkiye’ye Özgü Beslenme
Rehberi”ni hazırlamıştır. Rehberde, her gün alınması gereken temel
besinler, yandaki dört yapraklı yonca şekli üzerinde gösterilmiştir.
Yoncanın her bir yaprağı bir besin grubunu göstermektedir. Her bir
besin grubu ve bunların vücudumuz için önemi aşağıda belirtilmiştir.

SÜT GRUBU

Süt yoğurt, peynir ve
süt tozu gibi sütten yapılan besinlerdir. Bu besinler kalsiyum minerali
ve yağ içerir. Yetişkinlerin günde iki, çocukların ve gençlerin ise
üç-dört porsiyon süt ve süt ürünü tüketmeleri gerekir. (Bir orta boy su
bardağı süt veya yoğurt ile iki kibrit kutusu büyüklüğündeki peynir bir
porsiyondur.)

Vücudumuz İçin Önemi
• Süt ürünlerinde bulunan kalsiyum, kemiklerimizin ve dişlerimizin sağlıklı gelişmesini sağlar.
• Hücrelerimizin çalışmasında önemli rol oynar.
• Yoğurt yemek ve tuzlu ayran içmek, ishal tedavisinde hayati önem taşır.

ET, YUMURTA VE KURUBAKLAGİL GRUBU
Et, tavuk, balık,
yumurta, kuru fasulye, nohut, mercimek, ceviz, fındık, fıstık gibi
yağlı tohumlu besinler bu grupta yer alır. Bu besinler protein,
mineral, vitamin, yağ ve karbonhidrat içerir. Et, yumurta ve
kurubaklagil grubundan günde iki porsiyon alınmalıdır.
Bu besinlerin her gün tüketilmesi gereken miktarları şöyledir:
- Et, tavuk, balık vb. 50-60 g (iki ızgara köfte kadar)
- Kuru baklagiller 90 g (bir çay bardağının alabileceği kadar)
- Yumurta haftada üç-dört adet

Vücudumuz İçin Önemi
• Büyümeyi ve gelişmeyi sağlar.
• Hücrelerimizin yenilenmesini ve dokularımızın onarımını sağlar.
• Kan yapımında görevli önemli besin içeriklerini sağlar.
• Sinir ve sindirim sistemlerimiz ile derimizin sağlığında görev alan besin içerikleri en çok bu grupta bulunur.
• Hastalıklara karşı direncimizi artıran besin içeriklerini sağlar.
• Özellikle protein ihtiyacının arttığı bebeklik ve çocukluk dönemlerinde, bu gruptaki besin içeriklerinin alınması önemlidir.

SEBZE VE MEYVE GRUBU
Bitkilerin yenebilen
her türlü kısmı, sebze ve meyve grubu altında toplanır. Sebze ve
meyvelerin içeriklerinin önemli bir kısmını su oluşturmaktadır. Bunun
yanında mineral ve vitamin bakımından zengindir. Sebze ve meyve günde
en az beş porsiyon (Bir orta boy elma, muz, portakal veya iki fincan
pişmiş sebze bir porsiyondur.) sebze ve meyve tüketmemiz gerekir.

Vücudumuz İçin Önemi
• Hücrelerimizin yenilenmesini ve dokularımızın onarımını sağlar.
• Büyümemize ve gelişmemize yardım eder.
• Deri ve göz sağlığımız için önemlidir.
• Diş ve diş eti sağlığımızı korur.
• Hastalıklara karşı direncimizi artırır.
• Kalp-damar hastalıklarının ve bazı kanser türlerinin oluşma ihtimalini azaltır.
• Bağırsaklarımızın düzenli çalışmasına yardımcı olur.
• Vücuda zararlı maddelerin vücuttan atılmasına yardımcı olur.

EKMEK VE TAHIL GRUBU
Buğday, pirinç, mısır,
çavdar ve yulaf gibi tahıllar ve bunlardan yapılan ürünler bu grup
içinde yer alır. Bu besinler vitamin, mineral, protein, yağ ve
karbonhidrat içerir. Tahıl ürünleri günde altı porsiyon tüketilebilir.
(Bir dilim ekmek veya dört yemek kaşığı pilav bir porsiyondur.)

Vücudumuz İçin Önemi
• Vücudumuzun enerji kaynağıdır.
• Çavdar ve yulaf gibi lif içeriği yüksek olan besinlerin tüketimi, bağırsaklarımızın düzenli çalışmasını sağlar.

Yeterli ve dengeli
beslenebilmek için dört farklı besin grubundaki bu yiyeceklerden her
gün yeteri kadar tüketmeliyiz. Besin gruplarında yer alan herhangi bir
besin içeriğinin yetersiz alınması durumunda, vücutta o besin
içeriğinin görevi yerine getirilemez. Bunun sonucunda da vücudun
çalışması aksar ve bazı hastalıklar ortaya çıkar. Sağlığımızı korumanın
ve hastalıkları önlemenin temel şartı yeterli ve dengeli beslenmektir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://nikkireed.1talk.net
 
Sindirim Sistemimiz ve Sindirim Sistemi Sağlığımız (Konu Anlatımı)
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Mitoz Bölünme (Konu Anlatımı)

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Nikki Reed | NR Fan Turkey | :: ÜYELERIN KÜRSÜSÜ :: Ders Notları-
Buraya geçin: